Köpekler renkler arasında ayrım yapamazlar.
- Dogs can't distinguish between colors.
O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
- He advocated abolishing class distinctions.
Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.
- Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism.
Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.
- The doctor knew how to cope with an emergency like this.
Böyle bir yerde asla böylesine güzel bir otel ummuyordum.
- I never expected such a nice hotel in a place like this.
O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
- She'd never been this frightened before.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
The doctor said that this sickness is irremediable.
- The doctor said that this disease is unhealable.
This is not a discovery, everybody knows it!
- That is not a discovery, everybody knows it!
Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
disconnect.
disarray.
disembowel, disannul.