Köpekler renkler arasında ayrım yapamazlar.
- Dogs can't distinguish between colors.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.
- Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism.
Böylesine loş bir odada çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to work in a room this dim.
Böyle bir yerde böylesine güzel bir yer bulacağımı asla beklemiyordum.
- I never expected to find such a nice hotel in a place like this.
O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
- She'd never been this frightened before.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
This is not a discovery, everybody knows it!
- That is not a discovery, everybody knows it!
Have you discussed this with anybody?
- Have you discussed this with anyone?
Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
disconnect.
disarray.
disembowel, disannul.