O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
- He advocated abolishing class distinctions.
Köpekler renkler arasında ayrım yapamazlar.
- Dogs can't distinguish between colors.
Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.
- Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism.
Böylesine loş bir odada çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to work in a room this dim.
Bu, çocuk yetiştirmek için böylesine harika bir yer olurdu.
- This would be such a great place to raise kids.
O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
- She'd never been this frightened before.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.
- This is how I learned English.
Have you discussed this with anybody?
- Have you discussed this with anyone?
This is not a discovery, everybody knows it!
- That is not a discovery, everybody knows it!
Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
disconnect.
disarray.
disembowel, disannul.