direct, truthful, frank

listen to the pronunciation of direct, truthful, frank
Englisch - Türkisch

Definition von direct, truthful, frank im Englisch Türkisch wörterbuch

straight
(sıfat) düz, dik, doğru, karşı cinse ilgi duyan, dümdüz, dosdoğru, direkt, düzgün, dürüst, güvenilir, sek, katışıksız, iskontosuz, orijinal(piyes), sıradan
straight
düz

Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız. - Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.

Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var. - Also Felicja has blonde straight hair.

straight
heteroseksüel

Tom heteroseksüel bir erkek. - Tom is a straight guy.

Mario, bana eşcinsel demekten vazgeç! Ben heteroseksüelim! - Mario, stop calling me gay! I'm straight!

straight
saf
straight
tutucu
straight
doğru

Jane doğrudan A alacaktır. - Jane will get straight A's.

Toplantıdan sonra o doğrudan masasına doğru yöneldi. - After the meeting she headed straight to her desk.

straight
eski kafalı
straight
direkt

Direkt eve gideceğim. - I'll go straight home.

İşten sonra direkt eve giderim. - I go straight home after work.

straight
(içki) sek
straight
dosdoğru

O, dosdoğru bana doğru geldi. - He came straight up to me.

Dosdoğru kapıya gittim. - I went straight to the door.

straight
(Oyunlar) (Poker) Kent: farklı renklerden ardışık sıralı 5 kart
straight
(zarf) düz, doğru, dümdüz, dosdoğru, dik olarak, doğruca, direkt olarak, doğru olarak, doğrudan doğruya, düzenli biçimde, tam, tam olarak
straight
tam olarak
straight
fark gözetmez
straight
{s} sıradan
straight
{s} doğru, yalan olmayan: a straight answer doğru bir cevap
straight
direkt olarak
straight
{i} uyuşturucu kullanmayan kimse
straight
müstakim
straight
tam

Tom tam karşıda bakarken tek başına oturuyordu. - Tom sat alone, staring straight ahead.

O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı. - She told the joke with a completely straight face.

Englisch - Englisch
straight
direct, truthful, frank
Favoriten