dinleyen

listen to the pronunciation of dinleyen
Türkisch - Englisch
to listen
dinleyen kimse
listener
dinle
listen to

Linda went to the park to listen to music. - Linda müzik dinlemek için parka gitti.

I rarely listen to the radio. - Nadiren radyo dinlerim.

dinle
hark
dinle
listen

I listened, but I didn't hear anything. - Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

dinle
mind

Children should obey their elders, mind you. - Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.

If you don't mind, I'd like to rest here for a while. - Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.

dinle
(Bilgisayar) listen on
dinle
{f} listening

I cheered myself up by listening to music. - Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

The children love listening to stories. - Çocuklar masal dinlemeyi sever.

dinle
wiretap

Sami's phones were wiretapped. - Sami'nin telefonları dinlendi.

dinle
hearken
gizlice dinleyen (telefon vb)
wire-tapper
gizlice dinleyen kimse
eavesdropper
ideal konuşan-dinleyen
(Dilbilim) ideal speaker-hearer
telefonu dinleyen kimse
wire tapper
telsizleri kaçak dinleyen kimse
wireless pirate
dinleyen
Favoriten