Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom ebeveynleriyle birlikte yemek yedi.
- Tom dined with his parents.
Kızma, amca. Gel! Yarın bizimle yemek ye.
- Don't be angry, uncle. Come! Dine with us tomorrow.
İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.
- Even if they have a good wine menu, I will not want to dine here.
Rezervasyon olmadan bu restoranda yemek yemek imkansız.
- It's impossible to dine at this restaurant without reservations.
Onunla yemek yemek için bir randevum var.
- I have an appointment to dine with him.
Bu gece dışarıda yemek yemeye ne dersin?
- What do you say to dining out tonight?
Yemek yerken işten bahsetme.
- Don't talk about business while we're dining.
Birlikte dışarıda akşam yemeği yemeye ne diyorsun?
- What do you say to dining out together?
Evin bir yemek odası var mı?
- Has the house got a dining room?
Yemek odası şimdi açık mı?
- Is the dining room open now?
Blasphemy is a victimless crime.
- Dine küfretmek kurbansız bir suçtur.