Kızma, amca. Gel! Yarın bizimle yemek ye.
- Don't be angry, uncle. Come! Dine with us tomorrow.
Rezervasyon olmadan bu restoranda yemek yemek imkansız.
- It's impossible to dine at this restaurant without reservations.
İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.
- Even if they have a good wine menu, I will not want to dine here.
Tom, Mary'nin Chuck's Diner'da yemek yemek istediğini söylüyor.
- Tom says Mary wants to eat at Chuck's Diner.
Onunla yemek yemek için bir randevum var.
- I have an appointment to dine with him.
Yemek yerken işten bahsetme.
- Don't talk about business while we're dining.
Bu gece dışarıda yemek yemeye ne dersin?
- What do you say to dining out tonight?
Birlikte dışarıda akşam yemeği yemeye ne diyorsun?
- What do you say to dining out together?
Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- The living room adjoins the dining room.
Yemek odası şimdi açık mı?
- Is the dining room open now?
Blasphemy is a victimless crime.
- Dine küfretmek kurbansız bir suçtur.