Tom's sister is a devout Christian.
- Tom'un kız kardeşi dindar bir Hristiyan.
Tom was extremely devout.
- Tom son derece dindardı.
I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.
- Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum.
People in other countries often say that the Japanese are not religious enough.
- Başka ülkelerden insanlar sık sık Japonların yeterince dindar olmadığını söyler.
Tom had a pious reputation.
- Tom dindar bir üne sahipti.