Definition von dil im Türkisch Englisch wörterbuch
- language
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
I can understand your language.
- Dilinizi anlayabiliyorum.
- tongue
Italian is my mother tongue.
- İtalyanca benim ana dilimdir.
French is their mother tongue.
- Onların ana dili Fransızca.
- speech
Tom was speechless for a moment.
- Tom'un bir an için dili tutuldu.
Music is a common speech for humanity.
- Müzik insanlık için ortak bir dildir.
- lingo
- (özel) parlance
- clapper
- vernacular
The pitaya's common English name of dragon fruit reflects its vernacular name in many Asian languages.
- Pitaya'nın ortak İngilizce adı dragon fruit birçok Asya dillerinde onun argo adını yansıtmaktadır.
- feather
- key
The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
- Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
A language is a key to the heart of millions.
- Bir dil milyonların anahtarıdır.
- langue
- pawl
- latch
- neck
- (Arılık) proboscis
- (Bilgisayar) script
- (Arılık) lingua
Why do you want Esperanto to become a lingua franca while you continue to communicate in English?
- Neden İngilizce dilinde iletişim kurmaya devam ederken Esperanto'nun bir lingua franca olmasını istiyorsun?
- parlance
- tongue; language; spit
- dialect
You should avoid adding sentences in a language other than your own, because unless you write in your mother tongue or dialect, you are prone to make many mistakes.
- Kendi dilinden başka bir dilde cümleler eklemekten kaçınmalısın, çünkü ana dilinde ya da lehçende yazmadıkça birçok hata yapmaya eğilimlisin.
How many dialects are there in the Chavacano language? The Chavacano language has six dialects.
- Chavacano dilinde kaç tane lehçe var? Chavacano dilinin altı tane lehçesi var.
- prominent
- (Denizbilim) common sola
- spit
In spite of my diet, I couldn't help taking a slice of chocolate cake.
- Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.
In spite of the language difficulty, we soon became friends.
- Dil zorluğuna rağmen biz kısa sürede arkadaş olduk.
- tounge
- spline
- (Anatomi) glossa
- linguiform
- (Diş Hekimliği) gloss
- dil balığı
- flounder
- dil pası
- fur
- dil uzatan
- assailant
- dil altı
- (Tıp) sublingual
- dil ayarla
- (Bilgisayar) set language
- dil bilim
- philology
- dil bul
- (Bilgisayar) find language
- dil dökmek
- flatter
- dil ekle
- (Bilgisayar) add language
- dil kaldır
- (Bilgisayar) remove language
- dil kodu
- (Bilgisayar) language code
- dil kursu
- language course
This year we offer the same language course as last year.
- Bu yıl geçen yıl olduğu gibi aynı dil kursunu sunuyoruz.
Why is it that many language courses are ineffective?
- Neden o birçok dil kursu etkisizdir?
- dil kökü
- (Dilbilim) root
- dil söğüş
- (Gıda) boiled tongue
- dil sınavı
- language testing
- dil ucu
- (Dilbilim) blade
- dil ucu
- (Dilbilim) apex
- dil uzluğu
- oratory
- dil yok
- (Bilgisayar) no language
- dil çubuğu
- (Bilgisayar) language bar
- dil önü
- (Dilbilim) front
- dil becerisi
- language skills
- dil bilim
- linguistics
He studies computational linguistics.
- Bilişimsel dil bilim öğrenimi yapmaktadır.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- dil bilimci
- linguists
- dil birliği
- Language Association
- dil i
- languages i
- dil çıkarmak
- Stick out one's tongue
- dil çıkarmak
- Put one's tongue out
- dil-hun
- language-hun
- dil alanı
- (Dilbilim) linguistic area
- dil atlası
- linguistic atlas
- dil balığı
- fluke
- dil balığı eti
- (tek parça) flitch
- dil barajı
- language barrier
- dil basacağı
- tongue depressor
- dil bilgini
- philologist
- dil bilgisi araçları
- (Bilgisayar) spelling tools menu
- dil bilimci
- (Dilbilim) linguistic scientist
- dil bilimi
- linguistics
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- dil bilmek
- know a language
- dil bilmek
- speak a language
- dil dersi
- (Dilbilim) language lesson
- dil döken
- glib
- dil dökerek elde etmek
- coax smth. out of smb
- dil dökme
- blandishment
- dil dökme
- blarney
- dil dökme
- rose water
- dil dökmek
- blandish
- dil dökmek
- wheedle
- dil dökmek
- coax
- dil dökmek
- sweet talk
- dil dökmek
- to talk sb round/over, to blandish, to flatter
- dil dışı
- (Dilbilim) extralinguistically
- dil dışı
- (Dilbilim) non-linguistic
- dil engeli
- language barrier
- dil füme
- (Gıda) smoked ox tongue
- dil gibi
- tonguelike
- dil grubu
- phylum
- dil ile çıkarılan ses
- lingual
- dil içi özellik
- (Dilbilim) intralinguistic
- dil işlemcisi
- language processor
- dil işleyicisi
- language processor
- dil kanalı
- (Arılık) glossal-canal
- dil kanalı
- (Arılık) lingual groove
- dil kemiği
- hyoid
- dil kemiği
- hyoid bone
- dil laboratuvarı
- language laboratory
- dil oluğu
- (Arılık) glossal groove
- dil oluğu
- (Arılık) glossal-canal
- dil ortam formatı
- (Askeri) language media format
- dil pabucu
- (Arılık) spoon of tongue
- dil pabucu
- (Arılık) labellum
- dil sesi
- lingual
- dil sürçmesi
- Freudian slip
This must have been some kind of Freudian slip.
- Bu bir tür dil sürçmesi olmalı.
- dil sürçmesi
- slip of the tongue
It was a slip of the tongue.
- Bu bir dil sürçmesiydi.
- dil uzatan
- assailer
- dil uzatma
- attack
- dil uzatma
- broadside
- dil uzatmak
- defame
- dil uzatmak
- malign
- dil uzatmak
- to talk against, to defame, to malign, to assail
- dil uzatmak
- rail
- dil uzatmak
- go for
- dil uzatmak
- sail into
- dil uzatmak
- attack
- dil uzatmak
- assail
- dil uzatılamaz
- unassailable
- dil uzmanı
- philologist
- dil vuruşu yapmak
- (çalgı) tongue
- dil yarası
- wounded feelings caused by harsh words
- dil yoluyla toplumun kültürünü inceleyen bilim
- philology
- dil yorumlayıcı
- language interpreter
- dil yutmak
- swallow one's tongue
- dil çevirici
- language translator
- dil öbeği
- (Dilbilim) linguistic group
- dil özelliklerini taşıyan
- idiomatic
- dil öğrenen kimse
- linguist
- dil öğrenmek
- pick up a language
- mesleki dil
- jargon
- yabancı dil
- lingo
- yabancı dil
- foreign language
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning two foreign languages.
- Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.
- çok dil bilen
- multilingual
- ıskoç yaylalarına özgü dil
- Erse
- mesleki dil
- language
- amir dil
- (Askeri) ruling language
- birden çok dil
- (Bilgisayar) multilingual
- derleyici düzeyli dil
- compiler-level language
- dil peyniri
- (Gıda) string cheese
- dil sürçmesi
- (Dilbilim) tongue slip
- dil sürçmesi
- speech defect
- dil sürçmesi
- slip
It was a slip of the tongue.
- Bu bir dil sürçmesiydi.
This must have been some kind of Freudian slip.
- Bu bir tür dil sürçmesi olmalı.
- erek dil
- target language
- geçerli dil
- (Dilbilim) lingua franca
- geçerli dil
- (Bilgisayar) language neutral
- gizli dil
- (Askeri) secret language
- hint-avrupa dil ailesine ait
- indo-european
- ilk dil
- (Dilbilim) first language
- karma dil
- (Dilbilim) pidgin
- makineye yönelik dil
- (Bilgisayar,Teknik) machine oriented language
- metin dil bilimi
- (Fonetik, Ses Bilimi) Text linguistics
- nesne yönelimli dil
- (Bilgisayar) object-oriented language
- probleme yönelik dil
- problem-oriented language
- simgesel dil
- (Bilgisayar) formal language
- soruna yönelik dil
- (Bilgisayar) problem oriented language
- teknik dil
- jargon
- toplumsal dil
- (Dilbilim) langue
- tutmak dil
- guard
- ulusal dil
- (Dilbilim) national language
- uygulamaya yönelik dil
- application-oriented language
- yerli dil
- vernacular
- yordama yönelik dil
- (Bilgisayar) procedural language
- yordama yönelik dil
- (Bilgisayar) procedure-oriented-language
- yordama yönelik dil
- (Bilgisayar) procedure-oriented language
- üst dil
- (Pisikoloji, Ruhbilim) metalanguage
- üst-dil
- (Felsefe) metalanguage
- dil okulu
- language school
- dil sürçmesi
- lapsus linguae
- dil sürçmesi
- tongue twister
- dil öğrenimi
- language learning
- dil öğretimi
- language teaching
- Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez
- (Atasözü) Words cut more than swords
- dil bilgisi
- knowledge of languages
- hint iran dil grubuna verilen ad
- Indian name given to the Iranian language group
- kullanılan dil, modern dil
- The language used in modern languages