Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
- Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
I think I'm very observant.
- Sanırım çok dikkatliyim.
If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
- Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
Tom didn't want to attract attention.
- Tom dikkat çekmek istemiyordu.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
We should proceed with great caution.
- Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.
Caution, the doors are now closing!
- Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
Tom didn't take Mary's age into consideration.
- Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
He was fighting regardless of his wound.
- O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
The recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
There is one very noteworthy element in this stage.
- Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.