Eğer şimdi terk edersen sonuçlar yıkıcı olur.
- If you left now, the consequences would be devastating.
Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
- They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
Bu kesinlikle tahrip ediciydi.
- It was absolutely devastating.
İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.
- The Second Solar System War devastated the home planet.
Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.
- The news of Fadil's death devastated the hospital staff.