Everyone has a right to absence.
- Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.
Every day has a continuation.
- Her günün bir devamı vardır.
Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Volvo is starting a new project Read more.
- Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
We'll resume the meeting after tea.
- Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.
He kept standing all the way.
- O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
Tom just kept running.
- Tom koşmaya devam etti.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.
They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
- Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
She was too tired to go on working.
- O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.