devamlılık

listen to the pronunciation of devamlılık
Türkisch - Englisch
continuity
endlessness
lastingness
progression
durability
permanency
persistence
continuity, continuousness
permanence
regularity
(Ticaret) standing
shunting
endless
devam
continuation

War is the continuation of politics by other means. - Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.

Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology? - Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?

devam
{i} attendance

Regular attendance is required in that class. - O sınıfta düzenli devam gereklidir.

devamlılık belirten
progressive
devamlılık kazandırmak
regularize
devam
go
devam
{i} sequel
devam
{i} continue

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Prices continue to climb. - Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

devam
duration
devam
continuation, continuance, continuity, duration; attendance; Go on! Keep on! Keep going!
devam
{i} perpetuation
devam
prosecution
devam
assiduous
devam
(Bilgisayar) more

Tom kept getting more and more confused. - Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.

There's more going on here than meets the eye. - Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.

devam
(Bilgisayar) resume

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

Tom resumed speaking. - Tom konuşmaya devam etti.

devam
elongate
devam
go on! keep on!
devam
follow-through
devam
dom
devam
standing

The boy kept standing for a while. - Çocuk bir süre durmaya devam etti.

He kept standing all the way. - O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.

devam
maintenance
devam
permanency
devam
pursuance
devam
continuance
devam
elongation
devam
run

None of the computers can continue to run with a burnt card. - Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

He run on for half an hour. - Yarım saat koşmaya devam etti.

devam
continue on
devam
persists
devam
carried

In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle. - Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.

The soldier carried on as if his wound was nothing. - Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.

devam
underway

Search operations are still underway. - Arama operasyonları hala devam ediyor.

devam
attendance, attending. D
devam
endurance

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death. - Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

devam
continued existance
devam
Go on!

She was too tired to go on working. - O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.

Please go on with your story. - Lütfen hikayene devam et.

devam
steadiness
devam
1.continuation
devam
follow through
devam
progression
devam
permanence
devam
permanent
devam
stending
devam
perpetuity
devam
durability