The investigation is continuing.
- Soruşturma devam ediyor.
Police are continuing their investigation.
- Polis soruşturmaya devam ediyor.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
If you have something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
The Cold War continued.
- Soğuk Savaş devam etti.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
Tom resumed clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
Tom said investigations were continuing.
- Tom soruşturmaların devam ettiğini söyledi.
Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.
Keep going straight through the village.
- Köyün içinden doğru gitmeye devam et.
We gave the first step, now we just have to keep going.
- Biz ilk adımı attık, şimdi sadece devam etmek zorundayız.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
Please keep on working even when I'm not here.
- Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.
Saturday is the pottery class I've been attending since last year.
- Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.