War is the continuation of politics by other means.
- Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.
Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
There's more going on here than meets the eye.
- Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.
Volvo is starting a new project Read more.
- Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
We'll resume the meeting after tea.
- Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
He kept standing all the way.
- O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
Tom just kept running.
- Tom koşmaya devam etti.
In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle.
- Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.
She carried on talking in spite of the loud noise.
- Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
She was too tired to go on working.
- O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.