Tom azimli ve çalışkan.
- Tom is determined and hard-working.
Tom azimli bir adamdır.
- Tom is a determined man.
Uzaklığı belirlemek zor.
- It is hard to determine the distance.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.
- I am determined to give up smoking.
Tom Mary'i öldürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kill Mary.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
- I'd like to determine the value of this painting.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
... have two minutes ' each of you have two minutes to start. The coin toss has determined, ...
... determined effort the United States is better position for the 21st century ...