Onun hepsi çok umutsuz.
- It's all so hopeless.
O kadar umutsuz değilsin.
- You're not that hopeless.
Lee durumun ümitsiz olduğunu kabul etmedi.
- Lee did not agree that the situation was hopeless.
Tom onun ümitsiz olduğunu biliyordu.
- Tom knew that it was hopeless.