Ürkütücü bir sessizlik havayı umutsuzlukla doldurdu.
- An eerie silence filled the air with despair.
Lider umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.
- The leader gave up the plan in despair.
O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir.
- If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits.
Umudunu kesme, Thomasa'a sor!
- Don't despair, ask Thomas!
He turned around in despair, aware that he was not going to survive.