Onlar ön çalışma masasına yaklaşıyorlar.
- They approach the front desk.
O çalışma masası Meg için çok küçük.
- That desk is too small for Meg.
Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- I see a flower on the desk.
Anahtar masanın üstünde.
- The key is on the desk.
Lütfen resepsiyonda değerli eşyalarınızı kontrol edin.
- Please check your valuables at the front desk.
Anahtarı resepsiyon masasında bıraktım.
- I left the key at the reception desk.
Benim dizüstü bilgisayar bürodadır.
- My notebook is in the desk.
Mary sırada oturuyor.
- Mary is sitting at the desk.
Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
- A book is lying on the desk.
Lütfen benim için resepsiyonda yaklaşık bir saat bakar mısın?
- Please cover for me at the reception desk for about one hour.
Anahtarı resepsiyon masasında bıraktım.
- I left the key at the reception desk.
Bu masalar onlar için çok küçük.
- These desks are too small for them.
Öğretmen öğrencilerin hep birlikte masalarını yarım daire şeklinde düzenlemelerini istedi.
- The teacher asked the students to draw their desks together into a semicircle.
I really like working with the clients. Things break, but I've always been handy. And it sure beats a desk job, he says.
The production manager was annoyed because some desk jockey in the main office reassigned her staff without even consulting her.
... bills to my desk ...
... the buck does stop at his desk and ' and he takes responsibility for ' for that ' for ...