Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Onun hayal edebileceğinden daha değerli bir yüzüğü var.
- She has a ring worth more than she can imagine.
Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.
- Few treasures are worth as much as a friend.
Tom'un üç yüz bin dolar değerinde bir hayat sigortası vardı.
- Tom had a life insurance policy worth three hundred thousand dollars.
Bir resim, bin sözcük değerindedir.
- An image is worth a thousand words.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
- We will elect whoever we believe is worthy.