Tom aldığını hak etti.
- Tom deserved what he got.
Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
- His crime deserved the death penalty.
Onu üst kata gelişini gördüm.
- I saw him coming upstairs.
Onun içeri gelişini fark ettin mi?
- Did you notice him coming in?
Bunu hak etmek için ne yaptım?
- What did I do to deserve this?
O haklı olarak popülerdir.
- He is deservedly popular.
Bu önümüzdeki hafta kamp yapmaya gidelim.
- Let's go camping this coming weekend.
Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.
- Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- He will be coming to see me this afternoon.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- She will be coming to see me this afternoon.
Dikkat! Gelen bir araba var.
- Look out! There's a car coming.
Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Please pardon me for coming late.
Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Tom bir açıklamayı hak ettiğini hissetti.
- Tom felt that he deserved an explanation.
Herkes hak ettiğini alır.
- Everyone has what he deserves.
Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
- My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
- It was bad enough that he usually came to work late, but coming in drunk was the last straw, and I'm going to have to let him go.
Sona yaklaşan dünya hakkındaki filmde, ölüm on iki saat içinde kesindi.
- In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours.
Yaklaşan üç günlük tatili nasıl geçireceksin?
- How will you spend the coming three-day holiday?
O haklı olarak popülerdir.
- He is deservedly popular.
When he was fired, nobody was surprised or upset because they thought he had it coming.
That gentle Lady, whom I loue and serue, / After long suit and weary seruicis, / Did aske me, how I could her loue deserue, / And how she might be sure, that I would neuer swerue.
Grauntemercy,’ seyde the Kynge. ‘And I lyve, Sir Lambegus, I shall deserve hit.’.
This argument deserves a closer examination.