derinliğinde

listen to the pronunciation of derinliğinde
Türkisch - Englisch
inwardly
In an inward manner; on the inside or to one's self

Jacob groaned inwardly when he was called on to answer the question.

with no outward manifestation
with respect to private feelings; "inwardly, she was raging
In the inner parts; internally
In an inward manner; on the inside or to ones self
Intimately; thoroughly
In the heart or mind; mentally; privately; secretly; as, he inwardly repines
with respect to private feelings; "inwardly, she was raging"
within; towards the inside; internally; into one's inner self; quietly
Toward the center; inward; as, to curve inwardly
derin
{s} deep

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

The roots of this tree go down deep. - Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.

derin
profound

Tom sighed profoundly. - Tom derinden içini çekti.

She fell into a profound sleep. - O derin bir uykuya daldı.

derin
extensive
derin
deeper
derin
profoundness
derin
deep-seated
derin
abstruse
derin
intimate
derin
deed
derin
thorough
derin
full
derin
abysmal
derin
recondite
derin
deep-rooted
derin
exquisite
derin
fathomless
derin
(Tıp) profundus
derin
(uyku) sound
derin
bottom, depth
derin
religious

Layla had deep religious convictions. - Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.

derin
deep; profound; (uyku) sound, deep; extensive, deep, thorough
derin
(Tıp) house
derin
home
Türkisch - Türkisch

Definition von derinliğinde im Türkisch Türkisch wörterbuch

Derin
(Osmanlı Dönemi) SÜHBE
Derin
(Hukuk) AMİK
derin
Yoğun: "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı."- M. Ş. Esendal
derin
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
derin
Yoğun
derin
İçten gelen
derin
Yüzeyden içeri inen
derin
Uzun süren
derin
Uyanılması güç, ağır
derin
Uyanılması güç, ağır (uyku)
derin
Uzun süren: "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi."- P. Safa
derin
Dip
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan: "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor."- Ö. Seyfettin
derin
Dip: "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde."- Y. K. Beyatlı
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan: "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır."- F. R. Atay. İçten gelen
derinliğinde
Favoriten