Definition von derecesi im Türkisch Englisch wörterbuch
- grade of
- in degree
- tolerance
- derece
- degree
She received a doctor's degree.
- O bir doktora derecesi aldı.
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
- derece
- rating
Tom's approval rating is dropping.
- Tom'un onay derecesi düşüyor.
- derece
- extent
To some extent, you can control the car in a skid.
- Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
The rumor is true to some extent.
- Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- değerli madenlerin saflık derecesi
- purity of precious metals
- deprem hasarı derecesi
- (Çevre) degree of earthquake damage
- değişme derecesi
- variation
- derece
- rate
- derece
- scale
These are graded on a hundred-point scale.
- Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
- derece
- rank
- derece
- grade
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
She's got the best grades.
- O en iyi derecelere sahiptir.
- derece
- stage
- derece
- step
- celsius derecesi
- celsius scale
- derece
- (Bilgisayar) deg
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
The thermometer stood at 15 degrees.
- Termometre 15 derecede durdu.
- derece
- degrees
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
- Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
- derece
- (Ticaret) points
- derece
- temperature
My temperature is 38 degrees.
- Benim ısım 38 derecedir.
To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9.
- Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.
- dizge derecesi
- (Bilgisayar) order of the system
- doktora derecesi
- (Eğitim) doctor of philosophy
- doktora derecesi
- (Eğitim) doctoral degree
- doktora derecesi
- (Eğitim) ph.d
- ehliyet derecesi rozeti
- (Askeri) proficiency rating designator
- enlem derecesi
- latitude
- gizlilik derecesi
- (Askeri) security classification
- gizlilik derecesi verme
- (Askeri) classification
- güven derecesi
- (Askeri) reliability
- lisans derecesi
- (Eğitim) bachelor of science
- lisans derecesi
- (Eğitim) bachelor degree
- meyil derecesi
- gradient
- rampa üstü güven derecesi
- (Askeri) on launcher reliability
- serbestlik derecesi
- (Çevre) degrees freedom
- serbestlik derecesi
- degrees of freedom
- sertlik derecesi
- hardness
- tepkime derecesi
- (Biyokimya,Kimya) reaction order
- tepkime derecesi
- (Biyokimya,Gıda) order of reaction
- uygunluk derecesi
- (Askeri) fidelity
- zorluk derecesi
- difficulty level
- zorluk derecesi
- (Argo) hardcore
- zorluk derecesi
- difficulty
- önem derecesi
- importance
- önem derecesi
- (Ticaret) significance level
- önem derecesi
- (Bilgisayar) severity
- derece
- point
Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.
- Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece.
This is an extremely important point.
- Bu son derece önemli bir konu.
- derece
- range
Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer.
- Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.
- derece
- level
Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.
- Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.
Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- derece
- remove
- doktora derecesi
- (Eğitim) phd
- yakınlık derecesi
- closeness degree
- yüksek lisans derecesi
- (Eğitim) Master's degree
- adsorpsiyon derecesi
- adsorption degree
- aklık derecesi
- albedo
- alkol derecesi
- proof
- alkol derecesi
- alcohol level
- alkol derecesi düşük
- underproof
- atış öncesi güven derecesi
- (Askeri) preflight reliability
- beceri derecesi
- (Ticaret) level of performance
- cevher derecesi
- (Jeoloji) ore grade
- derece
- degree; rank, grade; extent, point; thermometer
- derece
- thermometer
The thermometer reads 10 degrees.
- Termometre 10 dereceyi gösteriyor.
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
- derece
- clinical thermometer
- derece
- gradation
- derece
- pitch
- derece
- States
- derece
- rank, degree, grade
- derece
- standard
- derece
- so ... (that)
- derece
- degree , grade
- derece
- {i} measure
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- derece
- notch
- derece
- chop
- derece
- regulo
- derece
- stending
- derece
- dignity
- diploma derecesi
- diploma degree
- doktora derecesi almak
- commence
- doygunluk derecesi
- saturation degree
- edebiyat fakültesi master derecesi
- Master of Arts
- enlem derecesi
- degree of latitude
- enüstünlük derecesi
- superlative degree
- enüstünlük derecesi
- superlative
- enüstünlük derecesi
- (sıfat) superlative degree
- erime derecesi
- (Tarım) fusion point
- fahrenhayt derecesi
- Fahrenheit degree
- havada güven derecesi
- (Askeri) in-flight reliability
- iştirak derecesi
- (Hukuk) degree of participation
- judo kuşak derecesi
- Dan
- karşılaştırma derecesi gram
- the comparative degree
- karşılaştırmalı üstünlük derecesi
- degree
- karşılaştırmalı üstünlük derecesi
- degree of comparison
- kaynama derecesi
- boiling range
- kolon narinlik derecesi
- degree of column slenderness
- kontrast derecesi
- gamma
- lisans derecesi almak
- receive bachelor's degree
- master derecesi
- master's degree
- master derecesi
- master
She got a master's degree three years ago.
- Üç yıl önce bir master derecesi aldı.
She got her master's degree three years ago.
- Master derecesini üç yıl önce aldı.
- merserize derecesi
- (Tekstil) degree of mercerisation
- meydan kontrol derecesi
- (Havacılık) aerodrome control rating
- müşteri önem derecesi
- (Ticaret) customer importance rating
- porozite derecesi
- degree of porosity
- reaksiyon derecesi
- reaction order
- rutubet derecesi
- moisture gradient
- sertlik derecesi
- degree of hardness
- sivil rütbe derecesi
- (Askeri) grade of service
- tane derecesi
- grain grade
- tehlike şiddet derecesi
- hazard severity
- temas derecesi
- contact rating
- tuzluluk derecesi ölçüsü
- (Askeri) salinometer
- ufuktan yükseklik derecesi
- ascension
- yerin görülme derecesi
- (Havacılık) ground visibility
- zekâ derecesi
- intelligence quotient
- çiy oluşma derecesi
- dew point
- üstünlük derecesi
- comparative degree
- üstünlük derecesi
- superlative degree
- üstünlük derecesi gram
- the superlative, the superlative degree of comparison
- ışığı kırma derecesi
- diopter
- ışığı kırma derecesi
- dioptre [Brit.]