The thermometer stood at 15 degrees.
- Termometre 15 derecede durdu.
She received a doctor's degree.
- O bir doktora derecesi aldı.
Tom's approval rating is dropping.
- Tom'un onay derecesi düşüyor.
I can understand French to a certain extent.
- Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.
To some extent, you can control the car in a skid.
- Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
These are graded on a hundred-point scale.
- Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
She's got the best grades.
- O en iyi derecelere sahiptir.
It is ten degrees below zero now.
- Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
She received a doctor's degree.
- O bir doktora derecesi aldı.
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
It is ten degrees below zero now.
- Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
- Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9.
- Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.
This is an extremely important point.
- Bu son derece önemli bir konu.
Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.
- Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece.
Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer.
- Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.
Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.
- Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.
Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
The thermometer says it's thirty degrees.
- Termometre otuz derece olduğunu söylüyor.
The thermometer says it's thirty degrees in here.
- Termometre burada otuz derece olduğunu söylüyor.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.