Kaza onu görme yeteneğinden mahrum bıraktı.
- The accident deprived him of his sight.
Trafik kazası, genç adamı görme yeteneğinden mahrum etti.
- The traffic accident deprived the young man of his sight.
Savaş onları mutluluktan yoksun bıraktı.
- The war deprived them of their happiness.
Yüksek bina onların evini güneş ışığından yoksun bıraktı.
- The high building deprived their house of sunlight.
Yoksulluk, oğlanı eğitimden mahrum etti.
- Poverty deprived the boy of education.
Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.
- They deprived me of my liberty.
Bir trafik kazası onu sol elini kullanmaktan mahrum etti.
- A traffic accident deprived him of the use of his left hand.