Definition von deposition im Englisch Türkisch wörterbuch
- {i} (tortu) bırakma
- (Nükleer Bilimler) kireçlenme
- (Kanun) şahidin ifadesinin alınması
- yeminli tanıklık
- çöküntü
- görevden alma
- tortu
- Çökelti
- Depozisyon. Maddenin gaz halinden katı hale geçmesi. Süblimleşmenin tersi
- isa'nın çarmıhtan indirilişi
- {i} tanıklık etme
- {i} tahttan indirme
- {i} emanet etme
- {i} depozit olarak verme
- {i} depozito verme
- {i} ifade
- (Askeri) YAZILI İFADE: Bir şahidin yemin ettirilerek alınan yazılı ifadesi. Karşılıklı soruşturmaya imkan verebilmek için tanığın ifadeleri, diğer ilgililere de bildirilir. Bu usul, genel olarak, istinabe suretiyle ifade almak için tatbik edilir
- {i} yeminle yazılı ifade
- {i} yeminli ifade verme
- deposit
- {i} emanet
Ona bir emanet verdim ve sonra o ortadan kayboldu.
- I gave him a deposit and then he disappeared.
Benim emanet anahtarını bulamıyorum.
- I can't find my safety deposit key.
- deposit
- {i} depozito
Biz 50 dolar depozito istiyoruz.
- We'd like a deposit of $50.
Bir güvenlik depozitosuna ihtiyacın var mı?
- Do you require a security deposit?
- deposition from the cross
- İsa'nın çarmıhtan indirilişi
- depth of deposition
- depozisyon derinliği
- deposit
- birikinti,v.biriktir: n.birikim
- deposit
- yatırılan para
- deposit
- (Tıp) Herhangi bir organ veya vücut bölümünde birikim gösteren madde
- deposit
- depo
Daire için 900 euro depozito ödedi.
- She paid a €900 deposit for the appartment.
Depozito olarak üç aylık kira vermelisiniz.
- You have to give three months' rent as a deposit.
- deposit
- {i} birikim
Burada 1000 dolarlık bir birikimim var.
- I have a deposit of a thousand dollars here.
- deposit
- birikinti
- deposit
- para yatırmak
Beyefendi, ben para yatırmak istiyorum. Bunu nasıl yaparım?
- Sir, I would like to deposit my money. How do I do that?
Biraz para yatırmak istiyorum.
- I want to deposit some money.
- deposit
- tortu
- deposit
- bırakmak
- deposit
- kapora
- deposit
- (bankaya) yatırmak
- deposit
- (kapora) vermek
- deposit
- {f} biriktir
Bankaya para yatırdığında, onu biriktirirsin.
- When you put money in the bank, you deposit it.
- deposit
- koymak
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
- deposit
- depozit
Depozito olarak üç aylık kira vermelisiniz.
- You have to give three months' rent as a deposit.
Daire için 900 euro depozito ödedi.
- She paid a €900 deposit for the appartment.
- deposit
- (tortu) bırakmak
- electrical deposition
- elektrikli depozisyon
- electrolytic deposition
- elektrolitik depozisyon
- deposit
- yatırmak
Biraz para yatırmak istiyorum.
- I want to deposit some money.
Beyefendi, ben para yatırmak istiyorum. Bunu nasıl yaparım?
- Sir, I would like to deposit my money. How do I do that?
- depositional
- çökelme
- fat deposition
- Yağlanma
- manuscript deposition
- el yazması biriktirme
- vapour deposition
- buharlı depozisyon, buğulu bırakım
- acid deposition
- asit depolanması
- acid deposition
- asit birikimi
- deposit
- {f} yumurtlamak
- deposit
- {i} mevduat
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Bankada 500.000 yenlik bir mevduatım var.
- I have a deposit of 500,000 yen at the bank.
- deposit
- {i} teminât
- deposit
- (Nükleer Bilimler) tortu,yatak (madencilik)
- deposit
- {i} depozit, depozito; kaparo, pey akçesi: The salesman asked for a thirty million lira deposit. Satıcı otuz milyon lira depozit
- deposit
- deposit account mevduat hesabı
- deposit
- {f} tortu bırakmak
- deposit
- {i} katman
- deposit
- (İnşaat) depozit, artık
- deposit
- vermek
Depozito vermek zorunda mıyım?
- Do I have to leave a deposit?
- deposit
- {f} çökelmek
- deposit
- {f} bankaya yatırmak
- deposit
- tabaka
Sel bir çamur tabakası oluşturdu.
- The flood deposited a layer of mud.
- deposit
- {f} emanet etmek
- deposit
- demand deposits vadesiz mevduat money on deposit bankadaki para
- deposit
- pey
- deposit
- {f} yerleştirmek
- deposit
- rehin
- deposit
- teminat akçesi
- deposit
- döküntü
- electrolytic deposition
- elektrikli bırakım
- make one's deposition
- yeminle yazılı ifade vermek
- rubble deposition
- (Askeri) taş birikintisi
- vacuum deposition
- (Nükleer Bilimler) vakumda kaplama
- vapor deposition
- (Nükleer Bilimler) buhar fazında kaplama
- vapour deposition
- buharlı depozisyon
- vapour deposition
- buğulu bırakım