denetleme

listen to the pronunciation of denetleme
Türkisch - Englisch
supervision
inspection
(Bilgisayar) verify
(Dilbilim) monitoring
(Bilgisayar) do not audit
surveillance
audit
(Ticaret) visitation
(Askeri) scrutiny
(Kanun) viewing
control, supervision
inspection; audit
inspection; supervision
check

I've been doing some checking. - Ben bir denetleme yapıyorum.

(Hukuk) supervision, surveillance, supervising
checking

I've been doing some checking. - Ben bir denetleme yapıyorum.

inspectorship
auditing
{i} supervising

I want to talk to your supervising officer. - Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.

{i} superintending
superintendance
reappraisal
(Nükleer Bilimler) inspect
denetlemek
inspect
denetlemek
check
denetlemek
{f} control
denetleme (hesapları)
audit
denetleme dizgesi
(Bilgisayar) controlling system
denetleme kurulu
(Ticaret) board of auditors
denetleme kurulu
(Ticaret) audit commission
denetleme kurulu
(Ticaret) supervisory board
denetleme kurulu
(Askeri) auditing board
denetleme noktası
(Askeri) checkpoint
denetleme raporu
(Askeri) inspection report
denetleme tarihçesi
audit trail
denetleme botu
(Askeri) supervision boat
denetleme dairesi başkanı
(Askeri) inspector general
denetleme gereksinimleri
(Hukuk) monitoring requirements
denetleme kodu
(Askeri) checking code
denetleme komisyonu
(Hukuk) auditing commission
denetleme komitesi
(Ticaret) supervisory committee
denetleme komutanlıkları programı
(Askeri) supervisory commands program
denetleme kümesi
(Dilbilim) control group
denetleme modu
(Bilgisayar) aude mode
denetleme personeli
(Askeri) supervisory staff
denetleme sonu
(Bilgisayar) end check
denetleme sorumluluğu
(Askeri) supervisory responsibility
denetleme varsayımı
(Dilbilim) monitor hypothesis
denetleme yok
(Bilgisayar) no auditing
denetleme yordamı
(Bilgisayar,Teknik) monitor routine
denetleme örnekçesi
(Dilbilim) monitor model
denetlemek
oversee

Tom is in charge of overseeing the entire project. - Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.

denetlemek
examine
denetlemek
supervise
denetlemek
superintend
denetle
(Bilgisayar) check for
denetle
(Bilgisayar) control
denetle
(Bilgisayar) check in
denetlemek
hand over
denetlemek
monitor
denetlemek
police
denetlemek
(deyim) check up on
denetlemek
check over
denetlemek
guard
denetlemek
(Politika, Siyaset) monitor to
denetlemek
check through
idari denetleme
(Askeri) administrative inspection
denetle
{f} supervising

I want to talk to your supervising officer. - Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.

Tom Jackson is the supervising producer. - Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.

denetle
oversee

Tom is in charge of overseeing the entire project. - Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.

denetle
oversaw
denetle
{f} overseen
denetle
{f} superintending
denetle
superintend
denetle
supervise

While she is writing, her dad will supervise. - O yazarken, babası denetleyecek.

In her job, she supervises 30 employees. - İşinde, 30 çalışanı denetler.

denetlemek
see over
denetle
Check
denetle
audit

The accounts have been audited. - Hesaplar denetlenmektedir.

denetlemek
to supervise
teftiş kurulu, denetleme kurulu
audit committee, audit committee
BM Ateşkes Sağlama ve Denetleme Teşkilatı
(Askeri) United Nations Truce and Supervision Organization
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu
(Hukuk) Bank Regulatory and Supervisory Board
Uluslar arası Uyuşturucu Maddeleri Denetleme Organı
(Hukuk) International Narcotics Control Board
askeri komuta teftiş ve denetleme programı
(Askeri) military command inspection program
denetle
inspect

Sami's car was inspected by investigators. - Sami'nin arabası araştırmacılar tarafından denetlendi.

Once a week, the mother inspects her son's room. - Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.

denetlemek
audit
denetlemek
to control, supervise, oversee
denetlemek
to check, inspect; to audit
denetlemek
(Hukuk) to monitor
denetlemek
audit , control
denetlemek
to control, to check, to inspect; to supervise, to oversee; to audit
hesapları denetleme
auditing
ikinci denetleme
revisal
kimlik denetleme
authentication ticket
kimlik denetleme başlığı
authentication header
müşterek denetleme
(Askeri) joint inspection
potansiyel denetleme yöntemi
potentiostatic method
sınırsız özel denetleme
(Askeri) unlimited special inspection
yerinde denetleme faaliyeti
(Askeri) on-site inspection activity
yönlendirme ve denetleme
direction and control
yıkıcı olmayan denetleme
(İnşaat) nondestructive inspection
Türkisch - Türkisch
Denetlemek işi, murakabe, kontrol
(Hukuk) MURAKABE
denetleme kurulu
Bir kuruluşun yasalara ve kendi amacına uygun olarak çalışıp çalışmadığını denetleyen kurul
denetleme kurulu
Devlet kuruluşlarında denetim işini yapmakla görevli üyelerin oluşturduğu kurul, teftiş kurulu
denetleme raporu
Denetçi tarafından hazırlanan ve bir işin doğru, usullere ve yönetime uygun olarak yapılıp yapılmadığını belirten yazı
denetleme yapmak
Kontrol etmek
Denetleme kurulu
denetim kurulu
Denetlemek
kontrol etmek
Denetlemek
murakabe etmek
denetlemek
Bir işin doğru ve yönetime uygun olarak yapılıp yapılmadığını incelemek, murakabe etmek, teftiş etmek, kontrol etmek
denetleme
Favoriten