Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
I am not experienced in driving.
- Ben araba sürmede deneyimli değilim.
He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
He tried out that new machine.
- O, o yeni makineyi denedi.
Tom said he was going to try out for his school soccer team.
- Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
- Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
It's no use trying anything.
- Bir şey denemenin faydası yok.
It is no use trying again.
- Tekrar denemenin faydası yok.
Please try me for the job.
- İş için beni deneyin, lütfen.
Linux is a free operating system; you should try it.
- Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
- Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
Sami tried a few samples, but he didn't buy.
- Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.