denenmemiş

listen to the pronunciation of denenmemiş
Türkisch - Englisch
untried
unattempted
naif
unpractised
untested
unpracticed
naive
dene
{f} experienced

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

I am not experienced in driving. - Ben araba sürmede deneyimli değilim.

dene
(Bilgisayar) try it
dene
{f} tried

When I was young, I tried to read as many books as I could. - Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

I tried many things but failed after all. - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

dene
try out

Tom said he was going to try out for his school soccer team. - Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

dene
{f} experiencing
dene
{f} trying

It's no use trying anything. - Bir şey denemenin faydası yok.

If you want to make your dreams come true, keep on trying. - Hayallerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, denemeye devam edin.

dene
assay
dene
{f} try

Please try me for the job. - İş için beni deneyin, lütfen.

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

dene
{f} experience

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

dene
{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

Türkisch - Türkisch

Definition von denenmemiş im Türkisch Türkisch wörterbuch

dene
Buğday
Englisch - Türkisch

Definition von denenmemiş im Englisch Türkisch wörterbuch

dene
deniz kıyısındaki kumlu yol
dene
{i} korulu derin vadi
dene
{i} kum tepeciği
dene
{i} kumlu sahil yolu
dene
deniz kenarında bulunan kumlu yol veya tepe
denenmemiş
Favoriten