You should try to be more polite.
- Daha kibar olmayı denemelisin.
Linux is a free operating system; you should try it.
- Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
We learn by trial and error.
- Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
I have a few essays to write by tomorrow.
- Benim yarına kadar yazacak birkaç denemem var.
I had to work on an essay.
- Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.
I've been experimenting with that.
- Bunun üzerinde denemeler yapıyorum.
This experiment is worth trying.
- Bu deney denemeye değer.
Masterpieces are only successful attempts.
- Başyapıtlar yalnızca başarılı denemelerdir.
This attempt resulted in failure.
- Bu deneme başarısızlıkla sonuçlandı.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.
You're still in your probation period.
- Sen hâlâ deneme sürendesin.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
Tom asked me to proofread his essay.
- Tom benden denemesini tashih etmemi istedi.
The proof is in the pudding.
- Bir şeyi denemeden bilemezsin.
Do you want to give it another shot?
- Bir kere daha denemek ister misin?
I had to give it a shot.
- Denemek zorunda kaldım.
You might want to try studying in the library.
- Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
Tom and Mary's little girl is starting to take her first tentative steps.
- Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.