Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
Linux is a free operating system; you should try it.
- Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
You can use Tatoeba to test yourself.
- Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.
He wanted to test his limits.
- O, sınırlarını denemek istedi.
Trial and error is essential to progress.
- Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
The trial was all but done.
- Deneme neredeyse yapılmıştı.
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
Tom had Mary correct his essay.
- Tom Mary'ye denemesini düzelttirdi.
The experiment failed.
- Deneme başarısız oldu.
I've been experimenting with that.
- Bunun üzerinde denemeler yapıyorum.
This attempt resulted in failure.
- Bu deneme başarısızlıkla sonuçlandı.
His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.
You're still in your probation period.
- Sen hâlâ deneme sürendesin.
Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut.
- Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.
Tom asked me to proofread his essay.
- Tom benden denemesini tashih etmemi istedi.
Could you proofread my essay?
- Denememi düzeltir misin?
Do you want to give it another shot?
- Bir kere daha denemek ister misin?
Tom decided to give it a shot.
- Tom denemeye karar verdi.
I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
You might want to try studying in the library.
- Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
Tom and Mary's little girl is starting to take her first tentative steps.
- Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.