delisi

listen to the pronunciation of delisi
Türkisch - Englisch
crazy about
freak

She's a control freak. - O bir kontrol delisi.

crazy for
crazy about: futbol delisi crazy about soccer
mad about
wild about
happy
deli
crazy

Most people think I'm crazy. - Birçok kişi deli olduğumu düşünür.

Do you think I'm crazy? - Sizce ben deli miyim?

deli
{s} insane

Charles Guiteau was insane. - Charles Guiteau deliydi.

He behaves as if he were insane. - Delirmiş gibi davranıyor.

deli
{i} lunatic

The people from Madrid are lunatics. - Madritli insanlar delidirler.

I've dated a lunatic. - Bir deli ile birlikte oldum.

delisi olmak
be nuts
delisi olmak
to be nuts about
deli
mad

Tom is driving me mad. - Tom beni deli ediyor.

The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes. - Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.

deli
(Argo) cracked
deli
madman

He acted like a madman. - O, bir deli gibi hareket etti.

He behaved like a madman. - Delirmiş gibi davrandı.

deli
delirious

Tom was deliriously happy. - Tom delicesine mutluydu.

Tom said that Mary was delirious. - Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.

deli
out of one's mind
deli
{s} loco
deli
out of one's senses
deli
(Argo) around the bend
deli
(Konuşma Dili,Argo) round the bend
deli
(Argo) wacky
deli
crank
deli
(Argo) barmy
deli
(Argo) buggy
deli
(Konuşma Dili) crack-brained
deli
(Konuşma Dili) as daft as a brush
deli
(Argo) mental

She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture. - Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.

deli
(Argo) kooky
deli
(Konuşma Dili) round the twist
deli
unhinged
deli
out of one's wits
deli
demon
deli
irrational
deli
brainsick
deli
balmy
deli
mentally ill
deli
(deyim) out to lunch
deli
touched
deli
(Argo) kookie
deli
(Argo) fruity
deli
(Argo) off one's head
deli
(Argo) whacky
deli
wacko
erkek delisi
nymphomaniac
erkek delisi
nympho
kız delisi
girl-happy
deli
cuckoo
deli
bats
deli
harum scarum
deli
daffy
deli
nutshell
deli
potty
deli
nuts

I thought Tom and Mary were nuts. - Tom ve Mary'nin deli olduğunu düşündüm.

The last person I told my idea to thought I was nuts. - Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.

deli
maniacal
deli
maniac
deli
possessed
deli
dippy
deli
non composmentis
deli
batty
deli
crackers
deli
soft
deli
demented
deli
moony
deli
demoniac
deli
crackbrained
Deli
deranged
alışveriş delisi
shopaholicshopping freakshopping nut
deli
ınsane
deli
fond

Ram and Sita were very fond of Hanuman. - Ram ve Sita Hanuman'a deli oluyorlardı.

deli
maddened
deli
of crazy
seks delisi
sex mad
ayran budalası/delisi
simpleton
ağzı açık ayran delisi gibi bakmak
to stare like a stuck pig
ağızı açık ayran delisi
halfwit, simpleton
deli
demented; daemonic [Brit.]
deli
daemonical [Brit.]
deli
distracted

Tom seems slightly distracted. - Tom hafiften deli gibi görünüyordu.

Tom looked pretty distracted. - Tom oldukça deli görünüyordu.

deli
loony
deli
demoniacal
deli
not all there
deli
bedlamite
deli
bonkers
deli
cracky
deli
distraught
deli
nutcase
deli
lunatic, insane person
deli
demonic
deli
idiotic, foolish (person)
deli
daft
deli
mad, insane, crazy, lunatic, maniac, demented, cuckoo, daft, "batty, bats, crackers, nutty, nuts, mental; crazy about, mad about, potty about, fond of; madman, madwoman, lunatic, loony
deli
madwoman
deli
insane, crazy, mad
deli
dement
deli
mad about; devotee (of)
deli
manic
deli
{s} phrenetic
deli
moonstruck
deli
{s} nutty
deli
off one's onion
deli
distempered
deli
loony,luny
deli
meshuggah
deli
harumscarum
deli
crotchet
deli
rocker
deli
{s} gaga
deli
loopy
deli
daemonical
deli
{k} light in the head
deli
haywire
deli
{s} daemonic
deli
insane person
erkek delisi
nymphomaniac, nympho
gönül delisi
one who keeps falling in love
hız delisi
speed merchant
delisi kimse
demon for work
kitap delisi
bibliomaniac
ne oldum delisi
parvenu
para delisi
acquisitive
swing delisi
jitterbug
swing müziği delisi
jitterbug
temiz hava delisi
fresh air friend
Englisch - Englisch

Definition von delisi im Englisch Englisch wörterbuch

deli
Food sold at a delicatessen
deli
A deli is a shop or part of a shop that sells food such as cheese and cold meat. Deli is an abbreviation for `delicatessen'. a delicatessen (delicatessen)
deli
A shop that sells cooked or prepared food ready for serving
deli
a shop selling delicatessen (as salads or cooked meats)
deli
{i} store which sells cheeses and cooked meats as well as prepared salads; products sold in this store
Türkisch - Türkisch

Definition von delisi im Türkisch Türkisch wörterbuch

Deli
yelli
Deli
yeyni
Deli
ep
Deli
çatlak
ayran delisi
Bön, safdil
ayran delisi
Hevesli
deli
Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun
deli
Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın
deli
Coşkun, azgın: "Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi, çevireceğini bilemiyordu."- T. Buğra
deli
Coşkun, azgın
deli
Aşırı derecede düşkün
deli
Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın: "Ben delinin biriyim, ateşe girerim."- F. R. Atay
Englisch - Türkisch

Definition von delisi im Englisch Türkisch wörterbuch

deli
{i} mezeci dükkânı
deli
{i} hazır yemek
deli
{i} mezeler
deli
{i} hazır yemek ve salata dükkânı
deli
{i} meze
deli
{i} soğuk meze
deli
{i} şarküteri

O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum. - I don't like the food at that deli.

Beşinci Cadde ve Harvey Caddesinin köşesindeki şarküteride çok et vardır. - There are a myriad of meats at the deli on the corner of Fifth and Harvey Street.

delisi
Favoriten