O, camı kasten kırdı.
- He deliberately broke the glass.
O benim mesajlarımı açtı ve kasten onları görmezden geldi.
- She opened my messages and ignored them deliberately.
Kasıtlı bir şekilde bana baktı ve toplantı salonundan ayrıldı.
- She looked at me in a deliberate way and left the meeting room.
Polise göre yangın kasıtlı olarak çıkarıldı.
- Police think the fire was deliberately lit.
Jüri üç gün boyunca düşündü.
- The jury deliberated for three days.
Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that was deliberate?
O, camı kasten kırdı.
- He deliberately broke the glass.
O benim mesajlarımı açtı ve kasten onları görmezden geldi.
- She opened my messages and ignored them deliberately.
Fadıl, Leyla'yı kasıtlı olarak öldürdü.
- Fadil killed Layla very deliberately.
O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
- He deliberately kept on provoking a confrontation.
Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.
- He deliberately exposed her to danger.
O bana bilerek zarar verdi.
- She hurt me deliberately.
It is now time for the jury to deliberate the guilt of the defendant.
Tripping me was deliberate action.
The opinion resulted in a deliberate measure.
The prime minister resided over the cautious, deliberate action.
The jury took eight hours to deliberate upon the guilt of the accused.
After being called upon, he strode deliberately up to the blackboard.
He deliberately broke that, didn't he?.
... even lucien exhibits for example a peacock's tail which is a deliberate ...