Bir trafik sıkışıklığı tarafından geciktirildim.
- I was delayed by a traffic jam.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
- It makes no difference whether the train is delayed or not.
Uçuş ertelenmiş gibi görünüyor.
- It looks like the flight was delayed.
Malların teslimi fırtına nedeniyle ertelenmişti.
- The delivery of the goods was delayed due to the storm.
Kötü hava uçağı geciktirdi.
- The bad weather delayed the plane.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
- It makes no difference whether the train is delayed or not.
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
- In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
Şiddetli kardan dolayı tren iki saat gecikmişti.
- The train was delayed for two hours because of the heavy snow.
O kargo çok fazla gecikmiş.
- That shipment's been very much delayed.
O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Otobüsün on dakikalık bir gecikmesi var.
- The bus has a delay of ten minutes.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
Boston'da tehir edildik.
- We were delayed in Boston.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Daha fazla ertelemeler olabilir.
- There may be more delays.
Hava yarışın başlamasını geciktirecek.
- The weather will delay the start of the race.
Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.
- Possibly, the accident will delay his arrival.
Bir trafik sıkışıklığı tarafından geciktirildim.
- I was delayed by a traffic jam.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.
- Hopefully they don't delay my flight like the others.
... So truly, delayed gratification, I must say. ...