Satın alamadığımız atın her zaman bir kusuru olacaktır.
- The horse that we can't buy will always have a defect.
Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
- Some diseases are caused by a defective gene.
Araçlar arızalar için en az her üç ayda bir kontrol edilir.
- The vehicles are inspected for defects at least every three months.
Arızalı TV yi yenisiyle değiştirdiler.
- They replaced the defective TV with a new one.
Neden hatanın nedenini sormadın?
- Why have you not inquired about the cause of the defect?
Sistemin belli eksiklikleri var.
- This system has obvious defects.