Satın alamadığımız atın her zaman bir kusuru olacaktır.
- The horse that we can't buy will always have a defect.
Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.
- Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects.
Arızalı TV yi yenisiyle değiştirdiler.
- They replaced the defective TV with a new one.
Su soğutma devresinde bir arıza bulundu.
- A defect was found in the water-cooling circuit.
Neden hatanın nedenini sormadın?
- Why have you not inquired about the cause of the defect?
Sistemin belli eksiklikleri var.
- This system has obvious defects.