defect, flaw; mistake, error; guilt, blame

listen to the pronunciation of defect, flaw; mistake, error; guilt, blame
Englisch - Türkisch

Definition von defect, flaw; mistake, error; guilt, blame im Englisch Türkisch wörterbuch

fault
kusur

Onda kusur bulduğun için zalimsin. - It is cruel of you to find fault with her.

Her şeye ve herkese bir kusur buluyor. - She finds fault with everything and everyone.

fault
hata,v.hata bul: n.hata
fault
{i} jeol. kırık, fay
fault
{f} hata bul

Tom yaptığım her şeyde hata buluyor. - Tom finds fault with everything I do.

Yaptığım her şeyde hata bulur. - He finds fault with everything I do.

fault
suç

Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi. - I don't blame you for the accident; it was not your fault.

Herkesin suçu kimsenin hatası değildir. - Everybody's fault is nobody's fault.

fault
spor faul
fault
fay husule getirmek
fault
{f} -de kusur bulmak
fault
{f} kınamak
fault
eksiklik
fault
{f} ayıplamak
fault
{f} kusurlu olmak
fault
{i} tenis servis hatası
fault
{f} hatası olmak
fault
her şeye

Her şeye ve herkese bir kusur buluyor. - She finds fault with everything and everyone.

fault
{i} yanlışlık

Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır. - A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.

fault
(Mukavele) kusur, hata
fault
{i} çatlak
fault
{f} suçu olmak
fault
(isim) hata, yanlış, kabahat, kusur, suç, arıza, günah, yanlışlık, fay, çatlak
Englisch - Englisch
{i} fault
defect, flaw; mistake, error; guilt, blame
Favoriten