Karar vermek size kalmış.
- It's for you to decide.
Karar vermek sana kalmış.
- It's up to you to decide.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.
- Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
- He was quite decided in his determination.
Tom'un boyu ona oyunda kararlı bir avantaj verdi.
- Tom's height gave him a decided advantage in the game.
İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
- In the first place we have to decide on the name.
Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
- My wife and I can't decide on names for the twins.
decide against something: bir şeyin aleyhinde karar vermek.
They're finally taking the plunge and getting married.
İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
- In the first place we have to decide on the name.
Sanırım o kararlaştırılmış.
- I guess it's decided.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Her şey pazartesi günü belli olacak.
- Everything will be decided on Monday.
Yağmura rağmen biz dışarı çıkmak için karar veriyoruz.
- Despite the rain, we're deciding to go out.
Gittikçe daha fazla insan et yemeyi durdurmaya karar veriyor.
- More and more people are deciding to stop eating meat.
Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
- Tom had trouble deciding what to do next.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.
- I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- We've decided to paint the walls light blue.
O, neye karar verildiğini uzun uzadıya açıkladı.
- He explained at length what had been decided.
Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
- He decided to give up smoking once and for all.
Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
I have decided that it is healthier to walk to work.
Her last-minute goal decided the game.
It decides me to look into the matter, for if it is worth anyone's while to take so much trouble, there must be something in it.
It is easy to show that the set of even numbers is decidable by creating the relevant Turing machine.
... even do we decide to be friends with. ...
... an unelected board, appointed board, who are going to decide what kind of treatment you ...