Lütfen sınıfta koşmayın.
- Please don't run in the classroom.
O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Onlar koşmaya başladılar.
- They started running.
Tom karaborsadan bazı şeyler satın aldı.
- Tom bought some things on the black market.
Karaborsadan mı aldın bunu?
- Did you get that from the black market?
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
- Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
- Tom gave up running for class president.
O, başkanlığa adaylığını koymak istiyor.
- He wants to run for President.