değişen

listen to the pronunciation of değişen
Türkisch - Englisch
changing

Quick to adapt to changing circumstances. - Değişen koşullara hızla uyum sağla.

The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate. - ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.

variable
floating
fluxional
choppy
unfunded
erratic
(Bilgisayar) replace
incremental
unstable
varying
varies
with changing
alternating
fluxion
yoyo
değişen akım voltu
(Askeri) volts, alternating current
değişen bilinç durumları
(Pisikoloji, Ruhbilim) altered state of consciousness
değişen şey
variable
değişen şey
Proteus
derece derece değişen
gradient
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

birdenbire değişen
whimsical
birdenbire değişen
mercurial
değiş
swap

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

Tom wishes he could swap places with Mary. - Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.

zamanla değişen sistem
time varying system
değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

Opinions vary from person to person. - koşullardan insandan insana değişir.

değiş
{f} ranging

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

değiş
{f} range

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Tom's favorite singer is always changing. - Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.

He's always changing his mind. - O her zaman fikrini değiştiriyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

değiş
{f} alternate
aniden değişen
saltatory
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

durmadan değişen
kaleidoscopical
durmadan değişen
baffling
inancı değişen kimse
convert
sürekli değişen
kaleidoscopic
sürekli değişen manzara
kaleidoscope
uçak gemisi hava grubu; haftalık olarak değişen kripto (GPS)
(Askeri) carrier air wing; cryptovariable weekly (GPS)
zamanla değişen
analog
çabuk değişen
quick change
değişen
Favoriten