They decided to exchange prisoners.
- Onlar mahkumları değiş tokuş etme kararı aldılar.
Tom and Mary exchanged numbers.
- Tom ve Mary numaraları değiş tokuş etti.
He was bartering information.
- Bilgi değiş tokuş ediyordu.
He was bartering information.
- Bilgi değiş tokuş ediyordu.