değeri

listen to the pronunciation of değeri
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) value

Jefferson believed firmly in the value of education. - Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.

A healthy man does not know the value of health. - Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

sale value
the value
değer
value

The value of the painting was estimated at several million dollars. - Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.

It is of little value. - O, çok az değerlidir.

değer
worth

Do you think this book is worth reading? - Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?

The museum is worth a visit. - Müze görülmeye değer.

değeri düşük
marginal
değeri düşmek
depreciate
değeri artmak
to appreciate, to increase in value
değeri aynı olmak
be on a par with
değeri az olarak
marginally
değeri azaltan şey
alloy
değeri belirtilmemiş
unvalued
değeri bilinmemiş şey
Cinderella
değeri düşme
depreciation
değeri düşme
shrinkage
değeri düşmek
cheapen
değeri düşmek
become cheap
değeri düşmek
to go down in value
değeri düşmek
diminish in value
değeri düşmek
look down
değeri düşürülmüş
debased
değeri kestirilebilir
estimable
değeri olmak
be of value to
değeri tahmin edilemeyen
nonassessable
değeri takdir olunamayan
nonassessable
değeri üzerinden
ad valorem
defter değeri
(Ticaret) carrying amount
defter değeri
book value
deney değeri
test value
dengeli krip değeri
weighted creep value
devir değeri
(Otomotiv) speed rating
değer
price

I think it's worth the price. - Sanırım bu fiyata değer.

I don't think it's worth the price they're asking. - Bunun onların istedikleri fiyata değer olduğunu sanmıyorum.

değer
{i} rate

The value of the dollar declines as the rate of inflation rises. - Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.

How would you rate that? - Bunu nasıl değerlendirirdin?

değer
worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
değer
valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

değer
specification
değer
merit

To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin. - Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.

değer
worthwhile

It is worthwhile learning Spanish. - İspanyolca öğrenmeye değer.

It is worthwhile to read this book. - Bu kitap okumaya değer.

değer
worthiness
değer
{i} amount

Your suggestion amounts to an order. - Öneriniz emir değerindedir.

yazınsal değeri olmayan şiir
doggerel
ayar değeri
set value
besin değeri
(Denizbilim) feeding value
besleme değeri
nutritive value
bit değeri
(Bilgisayar) bit rate
boole değeri
(Bilgisayar) boolean
değer
precious

Water is as precious as air. - Su da hava kadar değerlidir.

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

değer
estimation
değer
desert

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

değer
(Bilgisayar) values

Tom and I don't share the same values. - Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.

He values honor above anything else. - O, onura her şeyden daha çok değer verir.

değer
moral

Moral values are important in society. - Ahlaki değerler toplumda önemlidir.

Tom has no moral values. - Tom'un ahlaki değerleri yok.

değer
esteem

He esteems the professor highly. - O, profesöre oldukça değer veriyor.

This is the love that esteems others better than oneself. - Bu başkalarını kendinden daha iyi değer veren sevgidir.

değer
(Bilgisayar) change to
değer
(Ticaret) nominal
doruk değeri
(Bilgisayar,Teknik) peak value
doruk koyak değeri
(Bilgisayar,Teknik) peak to valley value
firma değeri
(Ticaret) firm value
gelecekteki değeri
(Ticaret) future value
gelir değeri
(Ticaret) earning value
girdi değeri
(Ticaret) input value
gösterge değeri
reading
ikili değeri
(Bilgisayar) binary value
istek değeri
desired value
iyot değeri
(Tıp) iodine value
karar değeri
decision value
karma değeri
(Bilgisayar) hash value
nakit teslim değeri
(Ticaret) cash surrender value
nominal değeri olmayan
(Ticaret) no-par value
nominal değeri olmayan
no-par
okuma değeri
reading
pazar değeri
(Denizbilim) market value
peroksit değeri
(Gıda) peroxide value
piyasa değeri
(Ticaret) market cap
piyasa değeri
(Ticaret) market capitalisation
sermaye değeri
(Ticaret) capitalization
sermaye değeri
(Ticaret) capitalized value
sertlik değeri
hardness value
seçenek değeri
(Bilgisayar) option value
tarih değeri
(Bilgisayar) date value
tepe değeri
(Gıda) mode
vade sonu değeri
(Ticaret) maturity value
önem değeri bilinmez
imponderable
değer
dignity
değer
{i} reading

This book is worth reading twice. - Bu kitap iki kez okumaya değer.

This is a book worth reading. - Bu kitap okumaya değer.

değer
goodwill
değer
significance
değer
weight

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

değer
cost

Don’t think of cost. Think of value. - Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.

Is eating organic food worth what it costs? - Organik gıda yemek maliyetine değer mi?

değer
account

In judging his work, we must take his lack of experience into account. - İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.

değeri düş
depreciate
alış değeri
purchase value
artmak (bir şeyin değeri)
appreciate
değer
currency

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency. - Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.

satış değeri
sales value
anlam değeri
(Dilbilim) semantic value
arama değeri
(Bilgisayar) lookup value
asetil değeri
acetyl value
asit değeri
acid value
basamak değeri
place value
beher hisse değeri
(Ticaret) per share value
beher hissenin değeri
(Ticaret) per share value
benzin oktan değeri
(Otomotiv) fuel octane
besin değeri
nutritive value
besin değeri yüksek
rich
besin değeri yüksek
nutrient
besin değeri çizelgesi
food and nutrition indicators
besleme değeri
feeding value, nutritive value
beslenme değeri
(Gıda) nutritional value
bilgisizlikten değeri bilinmeyen iyi şey
caviare to the general
birleşme değeri
Valency
birleşme değeri
valence
birleşme değeri chem
valence
cari pazar değeri
(Ticaret) current market value
cebri satış değeri
(Ticaret) forced sale value
değer
dearness
değer
merit, worth
değer
worthy

The statesman is worthy of respect. - Bir devlet adamı saygıya değer olmalıdır.

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

değer
costliness
değer
value, worth
değer
person of great merit
değer
worthy of

The event is worthy of remembrance. - Olay hatırlamaya değer.

His performance was worthy of praise. - Onun gösterisi övgüye değerdi.

değer
worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
değer
(Matematik) value
değer
preciousness
değer
figure

Tom figured it was worth a try. - Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.

değer
meaning

My existence is worthless and meaningless. - Benim varlığım değersiz ve anlamsız.

değer
at
doruk-koyak değeri
(Bilgisayar) peak-to-valley value
doyma değeri
saturation value
düzeltme değeri
(Ticaret) correction value
edebi değeri olmayan
grub street
edebi ve tarihi değeri olan
classic
ekran değeri
window value
ekspertiz değeri
(Ticaret) appraisement value
elden çıkarma değeri
(Ticaret) disposal value
elden çıkarma değeri
(Ticaret) break-up value
emlâğın yıllık değeri
rack rent
envanter değeri
(Ticaret) inventory rate
epsilon değeri
epsilon value
erim üst alt değeri
(Bilgisayar) upper lower range value
ester değeri
(Tıp) ester value
eylem değeri
(Bilgisayar) action values
eylem değeri
(Bilgisayar) action value
eşik değeri
threshold value
gümrük değeri
(Hukuk) customs value
haber değeri olan
newsworthy
hesaplama değeri
calculation value
hisse senedi değeri
(Ticaret) stock value
hurda değeri
scrap value
hurda değeri
salvage value
hız değeri
(Otomotiv) speed rating
itibari değeri olmayan
no par
karakter değeri
(Bilgisayar) char value
kod değeri
code value
kritik eşik değeri
(Pisikoloji, Ruhbilim) critical threshold value
kâr ile birlikte değeri
dividend on
kâr ile birlikte değeri
cum dividend
maddi eşyanın değeri
(Ticaret) tangible value
malların pazar değeri
(Hukuk) market value of the goods
marjinal ürün değeri
(Ticaret) marginal revenue product
muhasebe değeri
(Ticaret) depleted cost
muhasebe değeri
(Ticaret) depreciated original cost
nadir olan şeyin değeri
(Kanun) scarcity value
nakit değeri
cash surrender value
nominal değeri madeninden fazla olan para
token money
nominal değeri olmayan
no par
nominal sıcaklık değeri
(Otomotiv) nominal temperature rating
ohm değeri
ohmic value
oksijen doyum değeri
oxygen saturation value
oktan değeri
octane rating
pH değeri
pH-value
piyasa değeri
market value
renk değeri
colour value, tristimulus value of a light
röntgen eş değeri memeli hayvan
(Askeri) roentgen equivalent mammal
sanat değeri olmayan
inartistic
satın alma değeri
cash surrender value
sigorta değeri
insurable value
simge değeri
symbol value
sıra değeri
(Bilgisayar) sequence value
tahmin değeri
(Ticaret) imputed value
takas değeri
trade value
tasarruf değeri
saving value
tavan değeri
(Tıp) ceiling value
tepe değeri
peak value
tepeden tepeye voltaj değeri
(Elektrik, Elektronik) voltage pick to pick
test değeri
test value
tick değeri
(Ticaret) tick value
toksisite değeri
(Tıp) toxicity value
tork değeri
(Otomotiv) specified torque
uyum değeri
(Pisikoloji, Ruhbilim) adaptive value
değeri
peak value
vade değeri
(Ticaret) terminal value
vergi değeri
assessed value
veri değeri
(Askeri,Bilgisayar) data value
yazınsal değeri olmayan
doggerel
yenileme değeri
(Ticaret) replacement cost
yer değeri
local value
şişme değeri
water imbition value
Türkisch - Türkisch

Definition von değeri im Türkisch Türkisch wörterbuch

Değer
value
Satın Alma Değeri
Satın Alma (İştira) Değeri: Hayat sigortalarında, sigortalının poliçenin bağıtlanmasından belirli bir süre sonra poliçeyi feshederek, daha önce ödediği primler ile bunlara ilişkin gelir payından geri alabileceği bölümü
İştira Değeri
Satın Alma (İştira) Değeri: Hayat sigortalarında, sigortalının poliçenin bağıtlanmasından belirli bir süre sonra poliçeyi feshederek, daha önce ödediği primler ile bunlara ilişkin gelir payından geri alabileceği bölümü
BORSA DEĞERİ
(Hukuk) Taşınır mallar ve diğer ekonomik değerler için son işlem gününde uygulanan ortalama
Değer
fehamet
Değer
kıymet
birleşme değeri
Basit bir cismin bir atomu ile birleşebilecek olan hidrojen atomlarının en yüksek miktarı
borsa değeri
Borsada arz ve talebe göre oluşan fiyat
değer
Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet
değer
Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
değer
Kişinin isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey
değer
Yüksek ve yararlı nitelik. Üstün, yararlı nitelikleri olan (kimse): "Bu kız aramaya, düşünmeye değer bir şey değildi."- R. N. Güntekin
değer
Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı
değer
Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
değer
Yüksek ve yararlı nitelik
satış değeri
Bir malın satılabileceği fiyat
viskozite değeri
100 cm³ sıvının akıcılık ölçeği olarak kullanılan kabın deliğinden boşalma süresinin saniye olarak miktarı
değeri
Favoriten