These claims lack a scientific foundation.
- Bu iddialar bir bilimsel dayanaktan yoksun.
He has good grounds for believing that.
- Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.
Give me somewhere to stand and I will move the earth.
- Bana bir dayanak noktası verin, Dünya'yı yerinden oynatayım.
Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
- Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.
He has good grounds for believing that.
- Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.