dayanılmaz

listen to the pronunciation of dayanılmaz
Türkisch - Englisch
unbearable

This heat is unbearable. - Bu sıcaklık dayanılmaz.

Tom was in unbearable pain. - Tom dayanılmaz acı içindeydi.

irresistible

There's something about Mary that makes her irresistible. - Mary hakkında onu dayanılmaz yapan bir şey var.

Tom found Mary irresistible. - Tom Mary'yi dayanılmaz buldu.

insupportable
beyond bearing
beyond all bearing
insufferable
past endurance
unendurable
irresistible; unbearable, intolerable; insufferable
beyond endurance
intolerable

Your behaviour is intolerable. - Sizin davranışınız dayanılmaz.

cruel
impossible
resistless
Türkisch - Türkisch
Karşı konulamaz veya karşı çıkılamaz
Tahammül edilemez, katlanılamaz
Karşı konulamaz veya karşı çıkılamaz (kimse veya şey): "Genç adam, dayanılmaz bir cazibeye tutulmuşcasına hemen hesabını ödedi."- Y. K. Karaosmanoğlu
tahammülfersa
dayanılmaz
Favoriten