Her behaviour isn't normal for a young girl.
- Onun davranışı genç bir kız için normal değil.
Her behaviour was out of the ordinary.
- Davranışı sıradışıydı.
I was ashamed of my behavior.
- Ben davranışımdan utandım.
His appearance and behavior made me ashamed of him.
- Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
I am ashamed of my son's conduct.
- Oğlumun davranışından utanıyorum.
You must answer for your careless conduct.
- Dikkatsiz davranışının hesabını vermelisin.
His manners are not those of a gentleman.
- Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
Dennis doesn't have rough manners.
- Dennis'in kaba davranışları yoktur.
I can't stand that nasty attitude of his any longer.
- Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
I like Tom's attitude.
- Tom'un davranışını beğenirim.
That was a very kind act.
- Bu çok nazik bir davranıştı.
He appears brave, but it's just an act.
- O cesur görünüyor fakat o sadece bir davranış.
I'm not accustomed to such treatment.
- Böyle bir davranışa alışık değilim.
She gave her reporters social deportment tips.
- O muhabirlerine sosyal davranış ipuçları verdi.
Behaviour is the highest form of preaching.
- Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
Her actions disturb me.
- Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
- Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
- Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving.
- Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.
Bad thoughts lead to bad deeds.
- Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar.
He behaved in a cheap manner.
- O, adi davranış sergiledi.
The way Tom behaves infuriates me.
- Tom davranış şekli beni öfkelendiriyor.