Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- Your daughter is a drug addict.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... nor will I allow our sons and daughters to be mired ...
... their loved ones, brothers, sisters, sons, daughters. ...