Mary ve ben uzun zaman önce çıktık.
- Mary and I dated a long time ago.
Randevunda iyi zaman geçir.
- Have a good time on your date.
Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.
- Tom doesn't have a date for the Saturday night.
Dün gece Jane ile bir randevum vardı.
- I had a date with Jane last night.
Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
- My water broke on the evening of the predicted birth date.
Piknik için tarih belirleyelim.
- Let's fix the date for the picnic.
Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
- They went skiing during their date.
Kız kardeşimle flört etmene izin vermeyeceğim.
- I won't allow you to date my sister.
Onlar kısa bir flört yaşadılar.
- They had a brief date.
Yakında buluşmak için bir randevu verdik.
- We made a date to meet soon.
Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.
Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim.
- I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.
Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
- Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı?
- Which do you prefer, raisins, prunes or dates?
Hurmayı bademle beraber yemeyi severim.
- I like to eat a date with almonds.
Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu.
- Sami wanted to date Layla.
Onun fikirleri çağdaş.
- His ideas are up to date.
Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
- Your ideas are all out of date.
Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
- My water broke on the evening of the predicted birth date.
Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü.
- The date on the calendar was September 23, 1964.
Bu gelenek Edo döneminden kalma.
- This custom dates from the Edo period.
Bu ayakkabıların modası geçmiş.
- Those shoes are out of date.
Bu arabanın modası geçmiş.
- This car is out of date.
Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- Date of last revision of this page: 2010-11-03
Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
- Tom had a date for Valentine's Day.
Tom Mary ile çıkmak istedi fakat o onu geri çevirdi.
- Tom asked Mary for a date, but she turned him down.
Çıkmak için kendi yaşına daha yakın birini bulmaya çalışmalısın.
- You should try to find somebody closer to your own age to date.
It is hard to believe that she could be dateless on a Saturday night.
They're so dateless that Burger King will not offer them a job.
Then can I drown an eye, unused to flow, / For precious friends hid in death's dateless night.
The Batavian republic dates from the successes of the French arms. - E. Everett.
the date for pleading.
And to have children wise and valorous.
Jessica Simpson reportedly went on a drinking binge after discovering ex- boyfriend John Mayer is dating Jennifer Aniston.
This show hasn't dated well.