Odası küçük ama temizdi ve yemek de iyiydi.
- Sein Zimmer war klein, aber sauber, und das Essen war gut!
Eşi eve gelince Ali yemek hazırladı.
- Als seine Frau nach Hause kam, hatte Ali das Essen vorbereitet.
Bazı insanlar yemek yemek için yaşarlar. Bazı insanlar ise yaşamak için yerler.
- Manche Menschen leben, um zu essen. Andere hingegen essen, um zu leben.
Sadece yemek yemeyi düşünüyorsun.
- Du denkst nur ans Essen.
Bazı insanlar yemek yemek için yaşarlar. Bazı insanlar ise yaşamak için yerler.
- Manche Menschen leben, um zu essen. Andere hingegen essen, um zu leben.
My wife likes to eat out, so she doesn't have to cook.
- Meine Frau geht gerne Essen damit sie nicht kochen muss.
I want to eat out tonight.
- Ich möchte heute Abend auswärts essen.