A blow with a word strikes deeper than a blow with a sword.
- Bir kelime ile gelen bir darbe, bir kılıçla gelenbir darbeden daha derin vurur.
He struck me a heavy blow in the face.
- O, yüzüme ağır bir darbe indirdi.
The strong yen was a fatal blow to the company.
- Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.
Brace yourselves for impact.
- Darbe için kendinizi güçlendirin.
The dictator seized power in a military coup.
- Diktatör bir askeri darbeyle iktidarı ele geçirdi.
The Turkish coup d'état occurred on September 12, 1980.
- Türk darbesi 12 Eylül 1980'de meydana geldi.
The Turkish coup d'état occurred on September 12, 1980.
- Türk darbesi 12 Eylül 1980'de meydana geldi.
Coup d'états can threaten the politics.
- Darbeler siyaseti tehdit edebilir.
The closure of the factory will have significant knock-on effects for the town's economy.
- Fabrikanın kapanması, şehrin ekonomisine önemli ölçüde darbe etkisi yapacak.
I'd send my kid out on his own for a while if I were you. A few hard knocks at this point might do him some good.
- Yerinde olsam çocuğumu bir süre için kendi başına dışarı gönderirdim. Bu noktada birkaç sert darbe ona iyi gelebilir.
This watch is shock-proof.
- Bu saat darbeye dayanıklı.
The famous Gordian Knot was cut with a sword blow.
- Ünlü kördüğüm bir kılıç darbesi ile kesildi.
The lion put an end to his prey with one stroke.
- Aslan bir darbede avını sona erdirdi.