Bilim adamları bir gecede bir bardak kırmızı şarap sağlığa zarar vermek için yeterlidir diyor.
- One glass of red wine a night is enough to damage health, say scientists.
Ben, hasar için ödeme yaptım.
- I paid for the damage.
Sel köye büyük hasar verdi.
- The flood did the village extensive damage.
Günlük çekişmeler yüzünden sıkıntılıyım.
- I'm distressed by the daily squabbles.
Tom sıkıntılı görünüyor.
- Tom looks distressed.
Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
- The flood did great damage to the crops.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Hasarlı borudan su akıyordu.
- Water was coming out of the damaged pipe.
Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- I tried to repair his damaged prestige.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Oda tamamen darmadağınıktı.
- The room was all messed up.
Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay for damages.
Sigara içmek akciğerlerinize zarar verir.
- Smoking does damage your lungs.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
- We got our roof damaged by the typhoon.
Rock grubu otel odasına hasar verdi.
- The rock band damaged the hotel room.
Kasırga küçük eve hasar verdi.
- The hurricane damaged the small house.
Onlara zarar verildi.
- They've been damaged.
Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.
- The accident damaged her car's front wheels.
Sel köye büyük hasar verdi.
- The flood did the village extensive damage.
Patlama binaya büyük bir hasar verdi.
- The explosion did a lot of damage to the building.
Be careful not to damage any of the fragile items while unpacking them.
... So we can estimate some damaged areas through ...
... So when we can go, already the damaged are cleaned up, but we ...