Skandalla ilgili yapacak bir şeyleri var.
- They have something to do with the scandal.
Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.
- A banking scandal is sweeping across Capitol Hill.
Gösteri küçük çaplı bir rezalet çıkardı.
- The exhibition caused a minor scandal.
The incident brought considerable scandal to his family.