Is there any dipping sauce for this grilled meat?
- Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?
He dipped his spoon into the soup.
- Kaşığını çorbaya daldırdı.
The bird dipped its head into the water.
- Kuş kafasını suya daldırdı.
Patty was so short that she couldn't reach the branch.
- Patty o kadar kısaydı ki dala yetişemedi.
The lamp was suspended from the branch of a tree.
- Lamba bir ağacın dalından askıya alındı .
Bill dived into the river to save the drowning child.
- Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.
I want to dive off the cliff.
- Kayalıktan dalış yapmak istiyorum.
The tree has too many twigs and branches.
- Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.
He cut a twig from the tree with his knife.
- O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.
Why don't we duck back inside?
- Niçin içeri dalmıyoruz?
Bill dived into the river to save the drowning child.
- Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.
She dived naked into the sea.
- O, denize çıplak daldı.
Why don't we duck back inside?
- Niçin içeri dalmıyoruz?
I fell asleep before father came back home
- Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
I get a kick from diving.
- Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
Tom didn't have the courage to try sky diving.
- Tom'un gökyüzü dalışını deneyecek cesareti yoktu.
It is about time we bought a new microwave oven.
- Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie.
- Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.
The baby was sound asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
I fell asleep with my laptop on.
- Laptopum açıkken uykuya daldım.